İktisat Tarihinde Ahilik

İş dünyamız, esnafımız, sanayicimiz, tüccarımız için tarihimiz boyunca dünden bugüne yaşadığı tecrübeleri ifade eden Ahilik, aynı zamanda yarınlarda büyük başarılara yelken açmak için ihtiyacımız olan içinde yeni fikirler, uygulamalar barındıran büyük bir güç ve güven kaynağı sağlamaktadır. Kuşkusuz Ahilik bir İslâm iktisadi sosyal kurumu olarak bu güç ve güven kaynağı olabilmeyi İslâm Medeniyetinden almaktadır.


Medeniyetler insanlık için umut-ümit vadettikleri müddetçe yaşar ve gelişirler. Bir umut-ümit kaynağı olan İslâm Medeniyeti bu nedenle mensubu olan ekonomiler iktisaden sömürgeleştir erek, gelişmeleri engellenerek, geri bıraktırılarak, açlık ve yoklukla büyük acılar içinde olsalar ve geri kalsalar da hiçbir zaman daha iyi günlere ulaşmayı başarmayı umut ve ümit eden düşünceyi kaybetmemişlerdir.


Buna karşılık halen dünya gelirinin ¾ üne nüfusunun ise yaklaşık ¼ üne sahip olan Batı medeniyetleri, dünyaya bir umut ve ümit olmaktan giderek uzaklaştıkları için artık kendi mensuplarına dahi güven ve umut verememektedir.


200 yıldır İslâm Medeniyetimizin de yer aldığı Doğu’ya karşı gelişmiş ekonomileri temsil eden Batı ekonomileri uzun süreden beri, iktisadi durgunluk ve gerilemeye girmiş olup aslında bu durumun ilk işaretleri Batı Medeniyetinin dünyaya umut sunabilir olmaktan giderek uzaklaşması ile başlamıştır.
Medeniyet insanların maddi ve manevi ihtiyaçlarını çift yönlü karşılayan bir inanç ve ahlâk nizamı, değerler sistemidir. Mensubu olduğumuz İslâm medeniyeti, doğuşundan Osmanlı döneminde 1800’lere kadar insanlığın çift yönlü (maddi-manevi) ihtiyacının karşılandığı ve oluşturduğu inanç, ahlak ve değerler sistemi ile dünyada huzurun, adaletin, barışın hakim olduğu geniş bir coğrafyaya dönüşmüştü.


Özellikle maddi ve manevi yönü olan bir iktisadi kalkınma modeli geliştirerek Anadolu Sanayi Devrimi’ni başlatan Selçuklu’dan itibaren kümelenmiş meslek birlikleri olarak üretim yapmaya başlayan Ahi Evran’ın kurup geliştirdiği Ahi müteşebbisler, 19.yüzyıla kadar İslâm Medeniyetini dünyada iktisadi yönüyle olduğu gibi mesleki eğitim ve ahlakı da içine alan değerler eğitimi ve uygulaması yönüyle de temsil eden en etkin unsurlar olmuşlardı. Batı Medeniyeti, 18.yüzyıl ortalarından itibaren fabrika üretimine dayalı Sanayi devriminin başladığı Avrupa’da iktisadi başarılarına dayalı ortaya çıkmış maddi -tekyönlü bir medeniyettir. Yani Farabi’nin Biruni’nin tanımıyla eksik bir medeniyettir; çift yönlü maddi ve manevi ihtiyaçları karşılayamayan medeniyetler, erdemli-faziletli tam bir medeniyet (“medine-i fâzıla”) oluşturmaz, bu nedenle eksik medeniyetler meydana gelir.


Tek yönlü maddi gelişimlerine dayalı hızla gelişebilen bu ekonomiler/medeniyetler, İslâm Medeniyeti gibi maddi başarısızlıkta dayanabilecek moral değerlere-güçlere sahip olmadığından, maddi başarısızlıklar başlayınca aniden hızla çökerler. Buna en yakın zamandaki örnek Sovyetlerin birkaç yıl içinde çökmesi ve yeni başka bir maddi medeniyete dönüşme aşamasına girmesidir.

Batı ekonomilerini maddi yönden durgunluğa ve çöküşe sürükleyen Doğu’da-Uzakdoğu’da başlayan kümelenmiş KOBİ’lere dayalı üretim artışlarıdır. Kümelenme modeli Ahi Evran tarafından Selçuklu döneminde 1200’lerde geliştirilerek sanayi üretimine uygulanmış ve kurulan ilk Ahi Sanayi Birlikleri dünyada ilk “Anadolu Sanayi Devrimi”ni gerçekleştirmişlerdi. Osmanlılar da kümelenmiş üretim modelini kurumlaştırarak daha da geliştirmişler ve 1500’lerde dünyanın en gelişmiş ekonomisine dönüşmüşler, 1500-1750 arasında 250 yıl boyunca kesintisiz dünyanın en gelişmiş ekonomisi olarak kalabilmeyi de başarmışlardı.


Ahi Evran’ın kümelenme modelinin güncellenmiş halini oluşturan kümelenerek üretim modeli 1990’larda yeniden keşfedilerek geliştirilen fabrika üretiminden farklı bir üretim modeldir.
Uzakdoğu’da başarıyla uygulanan kümelenmiş KOBİ’ler üretimde işbölümü yaparak, fabrikadan daha büyük ölçekte üretim yapmayı başarmışlar böylece üretim maliyetlerini ve bağlı olarak ürün fiyatlarını önemli ölçüde düşürmüşlerdir. Batıda fabrikalar bu düşük fiyatlarla rekabet edemeyip kapanmakta ve fabrikalarını kapatan şirketler, Uzakdoğu’nun imtiyazlı yatırım teşvişlerinin de cazibesiyle üretimlerini Uzakdoğu’ya taşımaktadırlar. Böylece Batı sadece fabrikalarını kaybetmekle kalmamış, müteşebbislerini ve şirketlerini de kaybetmekle karşı karşıya kalmıştır.

ABD ve Avrupa Birliğinin temsil ettiği Batı sanayi imparatorluğu hızlı bir çöküş aşamasına gelmiş bulunurken, Türkiye ise hızlı bir büyüme aşamasına girmek üzeredir. Bu büyümede Türkiye’nin en büyük tecrübelerinden biri olarak Ahilik özellikle kümelenmeye dayalı üretim tecrübemiz, Uzakdoğu’nun kendi kümelenme tecrübelerini güncelleştirilerek uyguladığı gibi güncelleştirilip tüm şehirlerimizde yaygınlaştırılmalıdır. Ankara OSTİM kümelenmeye dayalı üretimi güncelleştirerek başaran ilk öncü bölgemiz olmuştur.


AHİSİAD olarak Ankara OSTİM’de başarıyla uygulanmaya başlayan bu üretim tecrübemizi başta İstanbul olmak üzere diğer tüm şehirlerimize yayılmasında öncü rol oynamak üzere çalışmalar yürütmekteyiz.

Batı ekonomilerini maddi yönden durgunluğa ve çöküşe sürükleyen Doğu’da-Uzakdoğu’da başlayan kümelenmiş KOBİ’lere dayalı üretim artışlarıdır. Kümelenme modeli Ahi Evran tarafından Selçuklu döneminde 1200’lerde geliştirilerek sanayi üretimine uygulanmış ve kurulan ilk Ahi Sanayi Birlikleri dünyada ilk “Anadolu Sanayi Devrimi”ni gerçekleştirmişlerdi. Osmanlılar da kümelenmiş üretim modelini kurumlaştırarak daha da geliştirmişler ve 1500’lerde dünyanın en gelişmiş ekonomisine dönüşmüşler, 1500-1750 arasında 250 yıl boyunca kesintisiz dünyanın en gelişmiş ekonomisi olarak bilmeyi de başarmışlardı.


Ahi Evran’ın kümelenme modelinin güncellenmiş halini oluşturan kümelenerek üretim modeli 1990’larda yeniden keşfedilerek geliştirilen fabrika üretiminden farklı bir üretim modeldir.
Uzakdoğu’da başarıyla uygulanan kümelenmiş KOBİ’ler üretimde işbölümü yaparak, fabrikadan daha büyük ölçekte üretim yapmayı başarmışlar böylece üretim maliyetlerini ve bağlı olarak ürün fiyatlarını önemli ölçüde düşürmüşlerdir. Batıda fabri r bu düşük fiyatlarla rekabet edemeyip kapanmakta ve fabri rını kapatan şirketler, Uzakdoğu’nun imtiyazlı yatırım teşvişlerinin de cazibesiyle üretimlerini Uzakdoğu’ya taşımaktadırlar. Böylece Batı sadece fabriKAL’Arını kaybetmekle kalmamış, müteşebbislerini ve şirketlerini de kaybetmekle karşı karşıya kalmıştır.


ABD ve Avrupa Birliğinin temsil ettiği Batı sanayi imparatorluğu hızlı bir çöküş aşamasına gelmiş bulunurken, Türkiye ise hızlı bir büyüme aşamasına girmek üzeredir. Bu büyümede Türkiye’nin en büyük tecrübelerinden biri olarak Ahilik özellikle kümelenmeye dayalı üretim tecrübemiz, Uzakdoğu’nun kendi kümelenme tecrübelerini güncelleştirilerek uyguladığı gibi güncelleştirilip tüm şehirlerimizde yaygınlaştırılmalıdır. Ankara OSTİM kümelenmeye dayalı üretimi güncelleştirerek başaran ilk öncü bölgemiz olmuştur.


AHİSİAD olarak Ankara OSTİM’de başarıyla uygulanmaya başlayan bu üretim tecrübemizi başta İstanbul olmak üzere diğer tüm şehirlerimize yayılmasında öncü rol oynamak üzere çalışmalar yürütmekteyiz.

Prof. Dr. Ahmet KALA
Ahisiad Bilim Kurulu Başkanı
T.C. Cumhurbaşkanlığı Ahilik Araştırmaları Danışmanı
İstanbul Üniversitesi İktisat Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı
Ahilik Vakfı Bilim Kurulu Başkanı
Ahisiad Kümelenme Araştırmaları Merkezi Müdürü
VAKAR İstanbul Vakıf Araştırmaları Merkezi Müdürü